31 Aralık 2013 Salı

Pandora'nın Kutusunda Ne Vardı?

İcat tanrıçası olan Pandora, "Promethus'un günahlarını cezalandırmak üzere Zeus tarafından dünyaya gönderilmiş" idi. Hesiodos, İşler ve Günler adlı kitabında Pandora'yı, "bütün tanrıların en acı armağanı" olarak tarif etmişti; çünkü o içinde yeni meraklar bulunan kutusunu her açtığında insanlar arasına acılar ve kötülükler saçılıyordu. Denebilir ki, insan eliyle yapılan şeyler üzerinde yükselen kültür, sürekli olarak kendine zarar vermeyi göze alır.

Bir mühendis yada maddi şeylerin imalatçısı herhangi bir kimse yani bir şeyler yapan insanlar, genellikle ne yapmakta olduklarını anlamazlar. Bu konuda uç bir örnek vermek gerekirse ilk atom bombasının üretildiği Los Alamos projesinin yöneticisi Robert Oppenheimer'ın günlüğünde yer alan şu itirafla kendini ikna ettiğini görürüz: "Teknik olarak cazip bir şey gördüğünüzde, onu yapmaya koyulursunuz ve neyi yaptığınız hakkında ise ancak teknik başarıyı elde ettikten sonra tartışırsınız. İşte atom bombası hakkında olan biten de böyleydi."

Yukarıdaki iki paragraf Richard Sennett'in "Zanaatkar" adlı eserinden alınmıştır. Her ne kadar atom bombası örneğinde yapılmaya çalışılan işin ne tür sonuçlar doğurabileceği çok daha net olsa da çoğu zaman teknik insanlar yeni bir icat üzerinde çalışırken duydukları heyecan nedeniyle yaptıklarının yaygın kullanılması halinde doğacak sosyal sonuçlar hakkında çok fazla kafa yormazlar.

Bu satırları okuduktan sonra eski insanların "başımıza icat çıkarma" diyerek yeniliklere direnmesi biraz daha anlam kazandı benim için. Oysa günümüzde "bilimsel", "ekonomik" vb kavramlar gibi "inovasyon" kavramı da neredeyse tabulaşmak üzere. Acaba teknolojiyi bu kadar yüceltirken Pandora'nın kutusunu mu karıştırıyoruz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder